- Kaptan bey yolcularımızı tayyareye aldık efendim.. Kahveniz..
- Âlâ.. Kaftanın kolu kısa dikilmiş buradan uzanamıyorum, içeri getirsenize..
- Fesimden içeri giremiyorum efendim.. Kapı alçak kaldı tabii..
- Yahu biz sarıkla bu ufacık yere girdik sen neden giremiyorsun ki?
- Cüppemin omuzlarına da vatka koymuşlar, kar küreyicisi gibi olmuşum koridorda dahi rahat gezemiyorum ki efendim..
- Neyse.. Ne sırıtıyorsun? Asabımı bozmayın.. Kalkış için müsaade isteyelim mi?
- Kusura bakmayın efendim.. Sarığınızın altından gözüken kulaklık birden beni şey etti de.. Bagajlar yüklenemedi efendim.. Malumunuz tayyarelere bavul kabul edilmiyor. Yolcuların yaptıkları denkler de şekilsiz oluyor tabii, yüklemek zaman alıyor..
- Yolculara gecikmemizin malumatı verilsin. İkramda bulununuz..
- Herkese demir hindi şerbeti dağıtıldı efendim.. Birazdan murabba ve pestil dağıtımına başlayacağız..
- Tuvaletlere ibrik?..
- Konuldu efendim.. Yemekte harem güveci, terkib-i çeşiddiye, ilikli padişah tenceresi var, bir de paşazade tatlısı.. Film olarak da Pişekâr ve Kavuklu ile Zenne muvcut..
- Ala.. Bak hala sırıtıyorsun.. Git aynada kendi haline bak..Tövbe tövbe..
VATAN Gazetesi, 17.02.2013 Pazar