- Bedelli için gelmiştim..
- Hoş geldiniz efendim. Nizamiyenin önünden buraya kadar golf arabaları ile aldılar sizi değil mi?
- Mmm.. Yol acıktırdı.. Yemekte ne var?
- Mercimek çorbası ve makarna efendim..
- Nee? Al şu 40 euroyu odama ‘Kremalı mantar çorbası ve kırmızı şarapta marine edilmiş bonfile’ gönder..
- Hay hay efendim.. Şurada giyebileceğiniz üniformalar var.. Abhazoğlu imzalı.. Ona hazırlattık.. Bu sene yeşil moda diyorlar.. Şu karşı kreasyon kahve, bej ve yeşil karışımlı ‘Bukalemun Çıldırtan’ serisi.. Hangisinden hoşlanırsınız bilemedik, biz de seçmeli yaptık..
- Bir ara bakarız.. Hangi odada kalacağım?
- 4 tip odamız var.. Dumlupınar, Sakarya, Conk Bayırı ve Kandil.. Tek mi kalacaksınız?
- Mmm.. Nadya gelmek istemedi.. Afralar, tafralar.. Kandil’i istemem.. Manzaralı olsun, bir de ayakucumda TV.. Al şu yirmiliği hallediver.. Çıkışta hediyelik eşya alabileceğim bir stand var mı?
- Kasatura, eskitilmiş palaska, içi boşaltılmış el bombası, her şey var efendim.. Bedelli ücretini rica edeyim..
- 20.000 değil mi? Bir 20 daha atsam binbaşı, yarbay falan olabilir miyim?
- Meclis’te ona uğraşıyorlar, ama henüz çıkmadı.. Akşam yemeği 20-22 arasında, kahvaltınız sabah 8-10. Geç kalkanlar için pentatlon alanında çay ve kek sunumumuz var.. İşte ‘Vatan Borcu’nu son damlasına kadar nakden ödediğinize dair makbuzunuz.
- Şu kılıksızlar kim?..
- Onlar para veremeyip, şayet kışlanıza bir saldırı olursa görevleri sizi korumak olan uzun dönem askerler.. Bornozunuz, jakuzinizin hemen yanında asılı..
Vatan Gazetesi, 20.11.2011, Pazar