12.09.2013
Evet.. Egenin Türkiye’ye yakın olup ta görmediğim son adası, Midilli’ye gidiyoruz. Bu sefer ekip kalabalık.. Lale, Ayhan ve kızları Eda İldam bizimle, Tümer ve Fügen Ekşioğlu da bizimle bu seyahate katıldılar.. Sevgi ve beni de dahil ederseniz tam 7 kişiyiz..
Ayvalık’ta Kaptan Otel’e yerleştik. Midilli’ye giden 2 tekne var, biri Turyol’un diğeri Jale..İkisi de gidiş dönüş 30 Euro biz ilk iş olarak Turyol’dan bilet aldık..
Ayvalık bir Dünya incisi ama biz onu mahvetmişiz.. Olamaz bu kadar pislik, düzensizlik.. Burada da
“ Tabela kirliliği ” top seviyede.. Şu Türkiye’deki Belediye yetkilileri tabela kirliliğine bir el atsalar görüntü %100 olumlu bir şekilde değişir..İnanın..
İkinci pislik ilçenin önündeki deniz “fosseptik”e dönüşmüş durumda.. Ayhan Ayvalık’ta denizi görünce
“ Mmmhhh.. Ohhhh .. Bu kokuyu özlemişim “ dediği şey “ lağım kokusu ” Tümer’le ben hemen Ayhanı uyarıyoruz.. Denizden binlerce kilometre uzaktan hasretle gelince insan iyot ve b.k kokusu arasında bocalayabiliyor…
Biletlerimizi aldık, Midilli’de kiralayacağımız minibüsümüzü ayarladık, öğleden sonra tekneye binip Cunda adasına gittik, Kaptan otel’in tavsiyesi ile “ Deniz Restoran” da yer ayırttık, Ayhan’ın tavsiyesi ile fiyatı “ Fiks Menü” olarak konuştuk, seçtiğimiz mezeler masamıza yayıldı, çok yedik, Uçak’ta
“ Tavuk sandviç ” yiyip zehirlenen Tümer’in başı döndü, o hemen otele taksiyle döndü, bizler de geldiğimiz motorla otelimize…
13.09.2013
Sabah kahvaltısından sonra Ayvalıktan hareket edeceğimiz terminal binasına geldik. Tekne kalkış saati 09.00.. Bizi terminale getiren taksi şoförü “ Abi 10 dan önce hareket edemezsiniz “ dedi.. Haklı da çıktı, saat 9.40 da hareket ettik.. Meğer her gün bu şekilde kalkarmış.. Bu da bir ciddiyet eksikliği..Özensiz, kültürsüz, zamana kıymet vermeyen korsanlar…
Tekne hayli kalabalıktı, 1.5 saat sonra Midilli’ye vardık, pasaport kuyruğu epey uzundu, neyse fazla beklemeden dışarı ilk ben çıktım, üzerinde adım yazan kartona yöneldim, kartonu taşıyan İskeçeli bir Türk olan Metin bana ayırttığımız Nissan minibüsü teslim etti.. Hepimiz içine doluştuk, ilk hedefimiz adanın tam ortasında yer alan Kalloni.. O yoldan devam edip yer ayırttığımız Moliyvos’a ulaşacağız..
Arabanın hareket etmesi ile herkesin karnı acıktı, Kalloni’den adanın ortasında yer alan büyük körfeze döndük , Parakliya yanında İliotropio restorana oturduk.. Figen, Lale, Eda ilk şarapta pişmiş ahtapotlarını ısmarladılar, bizler ada halkının “ İmam “ dediği patlıcan yemeği ve spagetti Bolonez söyledik.. Her porsiyonla en az 2 kişi tıka basa doyar.. Türkiye’deki bir parçacık porsiyonlarla bizleri kazıklayan restoran ve lokantalara hep beraber bir “ YUH..”
Kiraladığımız minibüs tam 9 kişilik.. motoru çok güçsüz.. Arabanın etrafı hep çarpılmış.. Yolumuz Molyvos, otelimiz Molyvos 1 . Sevgili Erhan yalçın tavsiye etti, tam deniz kenarında fiyatı oda+Kahvaltı 50 Euro ( 2 kişilik ) yalnız deniz kenarındaki şezlonglarını 2.5 Euro’ya kiralıyorlar.. O abes işte.. Odalar küçük ve konforsuz ama konum olarak mükemmel..
Molyvos adanın Bodrum’u.. Şehir evlerdeki müthiş taş işçiliği ile öne çıkıyor, Kalesine tırmanan yol asma dalları ile gölgelenmiş, sağında solunda birbirinden şık, yerel restoranlarla bezenmiş,insan hangisinde yemek yiyeceğine karar veremiyor.. Kaleden inen yol sizi limana götürüyor, küçük şirin bir liman, sessiz ve yine orada da harika restoranlar mevcut.. Biz Octopus restoranı seçiyoruz, o da Erhan’ın tavsiyesi.. Aşçı müthiş.. Çeşitli ahtapotlar, kalamar çeşitleri, uskumru füme, saganaki bir de kuzu pirzolası gerçekten harika..
İki gün üst üste aşırı yemek yemek bizi terbiye etmiş olmalı herkes yiyeceği kadar sipariş etti,5 şişe 20 lik Barbayanni tükettik . Eda sürekli fotoğraf çekiyor, yemek sonrası hanımlar taksi ile tele döndüler, biz gençler otelimizin dönüş yolundaki şirin mi şirin Congas bar’a gidip son içkilerimizi yudumladık…
14.09.2013
Bu sabah istikamet Scala Skimiyas.. Molyvos’un 30 kilometre kadar doğusunda ama daracık ve virajlı yol hayli uzun sürüyor.. Skimiyas’a inen yolda Ayhan I pod’unu unuttu, onun için Tümer, Ayhan be ben Skimiyas kilisesine mum diktik, dönüşte Ipod Tümerin dikkati sayesinde bulundu.. Burası minik bir sahil köyü.. Istakozlu makarnası ile ünlü.. Oturduğumuz kafede kocaman bir papağan vardı..O bildiğimiz ayağından zincirle bağlı olanlardan değil.. Bu serbest takılıyor, tabağından kumrular da onun yiyeceğini yiyor, etraf kedi dolu ama hiçbir hayvan diğerine saldırmıyor, huzur içinde yaşıyorlar.. Cennetten bir köşe sanki..
Akşam yemeği Molyvos’ta Octopus restoranda.. Uskumru füme müthiş.. tavsiye olunur..
15.09.2013
Bu sabah hedef Erasos ve Sigri.. Adanın batı tarafı.. Eresos adaya adını veren Lesvos’ların yani Lezbiyenlerin uğrak yeri.. Plajda yan yana kadınlar uzanmış güneşleniyorlar.. Biri erkek, diğeri Kadın rolünde.. Erkek takılanlar neredeyse favorili bıyıklı tipler.. Yaşlılar çoğunluktaydı.. Sigri’de harika bir plaj ve tam karşısında bir restoran bulduk. Tabiat örtüsü diye bir şey yok bu tarafta.. Her yer çıplak.. denizi pırıl pırıl, ılık ve kum.. Gurup burayı çok sevdi.. Sessiz, sakin, tam kafa dinlenilecek bir yer..
Akşam yine Octopus restorandayız burayı sevdik,aşçı dört dörtlük, bizi de tanıdılar artık.
16.09.2013
Molyvos bitti.. Dönüş zamanı.. Midilli adasının başkenti Mytilini’ye gideceğiz, orada bir gece kalıp dönüşe geçeceğiz..Gelirken Kalloni üzerinden gelmiştik, dönüş bu sefer Madamados, Pedi, Termi tarafından, yani sahilden olacak.. daha önceki yol tecrübemiz bizi korkutuyor, ve Ayhan 08.30 da hareket etmemiz gerektiğini söylüyor.. Hızlı hareket ederken az kalsın edanın bavulunu otelde unutuyorduk.
Yol beklediğimizden daha kısa sürdü. 11.30 da otelimiz “ Blue Sea” ye yerleştik. Otel tam dönüş iskelesinin karşısında , çok güzel konforlu bir otel.. odası 75 Euro..
Kiralık minibüsümüzü teslim edip hemen çarşıya koştuk.. Sokaklar cıvıl cıvıl, herkes gülüyor, mutlu, motosiklet, motosiklet.. yürümek ne mümkün?..
Midilli seyahatimiz burada bitti.. Darısı yeni seyahatlerin başına…
Yıldırım Tuna
21.09.2013 Cumartesi